Tavlusun Türk Kimliği

Bize göre en basit bir anlatımla, "rekabetin gücüyle yükselmiş Türkler..." Rekabet şehir bazında Kayserili'yi nasıl uyanık, girişimci ve sonunda sanayici-tüccar kılmışsa köy bazında Tavlusunlu'yu daha da rafine bir kimlik keyfiyetine ulaştırmıştır.
1856 Islahat Fermanı'na kadar Tavlusun Türkleri elindeki hukuksal avantajları kullanarak askerliğe yönelmiştir. Taş ustalığı, mermer nakkaşlığı ve sair güzel sanatlarda diğer etnik gruplarla eşit şartlarda rekabet eden Tavlusunlu, millet-i hakime olmaktan kaynaklanan askerlik ve memurluk alanlarındaki ayrıcalığını yoğun bir şeklide kullanarak tabir yerindeyse İstanbul'un yolunu kısaltmıştır.
Subaylığın çağdaşlaşmada lokomotif rol oynadığı 19. yüzyıl boyunca Tavlusun pek çok subay, paşa ve kahraman yetiştirmiştir.
İstanbul'a nakkaş ve hattat olarak giden Tavlusunlu (büyük dedem) Mehmet Ali Bey 1881'de Kayseri'ye II. Abdülhamid'in irade-i seniyyesiyle Belediye Başkanı olarak dönmüştür. 20 yıl görevde kalarak bugünkü şehir meydanını küçük bir Sultanahmet Meydanına çeviren odur. 1856 Islahat Fermanından sonra yabancı himayesiyle palazlanan azınlıkların Osmanlı ticaretinde elde ettiği sermaye birikimi başka kentlerde Türk'ü askerlikle ırgatlık arasına sıkıştırırken genelde Kayseri ve özellikle Tavlusun Türkü erken rekabetin getirdiği sosyo-ekonomik güç sayesinde bu eziklikten kurtulmuştur. Tavlusunlunun kazandığı sosyal statü ile ilgili basit bir örnek verelim:

Mehmet Ali Bey'in halazadesi Tavlusunlu Dinibütün Faik Mustafa Hilmi Paşa'nın (darüşşafaka kurucularındandır) torunu Feridun Civelekoğlu ünlü Türk fikir adamı Yusuf Akçura'nın kızı Ülken Hanım ile evlenmiştir. Yusuf Akçura'nın Kazan Hanlarında Şah Ali'nin torunu olduğunu da unutmayalım.

Türkiye'nin ilk kadın mimarı, (Leman Tomsu)
Kayseri'nin ilk Türk eczacısı (Mustafa Mahir Kafesçioğlu)
Kayseri'nin ilk bayan hukukçusu (Neriman Tomsu) Tavlusunludur.
Kurtuluş Savaşında Edirne 24 şehit verirken Tavlusun 48 şehitle köyler arasında şehitlik rekorunun sahibidir.
Tavlusun ve Mimar Sinanlı Derevenk Vadisi, Tarihi Sosyolojik araştırma disiplinleriyle incelense belki de Türk rönesansının Floransası olabilecekken ne yazık ki terkedilmiş ve unutulmuştur.
Şimdilik bu yorumlarımı naklediyorum.
Herkese sağlıklı günler dilerim.